Preposition + a/an/the + adjective + noun(s)
On a big table
On this clean table
On that long table
On the expensive table
On these tables
On those tables
On the tables
On it
On me
On them
On my head
On your feet
The egg is in it.
The eggs are in them.
On his/her/its
IN / ON /UNDER Kullanımı
İngilizcede öntakı adı verilen ve cümle yapısında önemli rolleri olan küçük kelimeler vardır. Cümledeki belirli kelimelerin birbiriyle bağlantısını sağlayan bu kelimelerden en önemli üç tanesi bu dersimizde öğreneceğiz. Bu üç kelime, in, on, under öntakılarıdır.
IN
In [in] “içinde” anlamında bir öntakıdır. Cümle içindeki yerini aşağıdaki örneklerde tetkik ediniz.
in içinde
in the room odanın içinde
in the book kitabın içinde
in the basket sepetin içinde
in this house bu evin içinde
in that ship şu geminin içinde
Türkçede ekseriya “içinde” kelimesi yerine ismin sonuna “de, da,” eki ilave edilerek “içinde” kelimesi kaldırılır. Zira “sepetin içinde” yerine “sepette” demekle aynı anlam ifade edilmiş olur.
in the room odanın içinde = odada
The girl is in the room. Kız odadadır.
The egg is in the basket. Yumurta sepettedir.
The eggs are in the basket. Yumurtalar sepettedir.
The teacher is in the house. Öğretmen evdedir.
The boys are in the boat. Çocuklar kayıktadır.
The lessons are in the book. Dersler kitaptadır.
Bir cümledeki is veya are cümlenin başına getirilirse bu cümlenin soru haline geleceğini biliyoruz.
Is the dog in the room? Köpek odada mıdır?
Is the apple in the hat? Elma şapkada mıdır?
Are the eggs in the basket? Yumurtalar sepette midir?
Are the girls in the house? Kızlar evde midir?
Is the cat in the room?
Yes, the cat is in the room. VEYA Yes, it is.
Are the apples in the basket?
Yes, the apples are in the basket. VEYA Yes, they are
Is the pencil in the hat?
No, the pencil is not in the hat VEYA No, it isn’t.
ON
On [on] “üstünde” anlamındadır.
on üstünde
on the table masanın üstünde
on the book kitabın üstünde
on that chair şu sandalyenin üstünde
on this hat bu şapkanın üstünde
on the tree ağacın üstünde
The egg is on the table. Yumurta masanın üstündedir.
The cat is on the chair. Kedi sandalyenin üstündedir.
The cats are on the chair. Kediler sandalyenin üstündedir
The apples are on the tree. Elmalar ağacın üstündedir.
The pencil is on the book. Kalem kitabın üstündedir.
Is the dog on the chair?
Yes, the dog is on the chair VEYA Yes,it is.
Are the boys on the horse?
Yes, the boys are on the horse VEYA Yes, they are.
Are the apples on the book?
No, the apples are not on the book VEYA No, they aren’t.
UNDER
Under [andı] “altında” anlamındadır.
under altında
under the table masanın altında
under the hat şapkanın altında
under that book şu kitabın altında
under the chair sandalyenin altında
under this basket bu sepetin altında
The cat is under the chair. Kedi sandalyenin altındadır.
The basket is under the table. Sepet masanın altındadır.
The dogs are under this tree. Köpekler bu ağacın altındadır.
The pencil is under that book. Kalem şu kitabın altındadır.
The eggs are under the basket. Yumurtalar sepetin altındadır.
Is the dog under the table ?
Yes, the dog is under the table VEYA Yes, it is.
Is the basket under the tree?
No, the basket is not under the tree VEYA No, it isn’t.
Are the hats under the chair?
Yes, the hats are under the chair VEYA Yes, they are.
What is this? It is a table.
Is this a table? Yes, it is.
Is this a chair? No, it isn’t.
Where is the table? It is in the room.
Where is the apple? It is on the book.
Where is the hat? It is under the chair.
Where are the boats? They are under the tree.
Where are the dogs? They are on the table.
Where are the girls? They are in the train.
İNGİLİZCE’DE EN SIK KULLANILAN EDATLAR: PREPOSITIONS
Edatlar (Prepositions) İngilizce’de nesnelerden önce gelerek fiil ve özne/nesne arasında bağlantı kurmaya yarayan kelimelerdir. Örneğin Türkçe’deki ismin -de hali (bulunma), -den hali (ayrılma), -i hali, -e hali (yönelme) gibi durumlar İngilizce’de (Prepositions) denilen edatlarla sağlanır. Belli başlı edatlar nelerdir?
ABOUT (hakkında, yaklaşık)
We talked about you. (Senin hakkında konuştuk.)
There are about ten million people living in Istanbul. (Istanbul’da yaşayan yaklaşık on milyon insan var.)
About = Almost = Nearly = yaklaşık
AFTER (-den sonra, ardından)
After you (senden sonra)
After ten o’clock (saat ondan sonra)
AT (-de/da, -e/a)
At two o’clock (saat ikide)
Look at me (bana bak.)
At cinema (sinemada)
At school
At home
At the door
To look : gorunmek
To look at : bakmak
To look for : aramak
To look after : bakmak
BEFORE (-den önce)
Before him (Ondan önce)
Before three o’clock (saat üçten önce)
BETWEEN (arasında)
Between you and him (senin ve onun arasında)
Between February and May (Şubat ve Mayıs arasında)
FROM (-den/dan)
From Istanbul (İstanbul’dan)
IN (-de/da, -in içinde)
In Istanbul (İstanbul’da)
In the house (evde)
INTO (-in içine doğru, -e doğru)
Come into the house (eve gir)
OF (-ın/in)
the front of the house (evin önü)
ON (-in üzerinde)
The cat is on the table. (Kedi masanın üstündedir.)
OVER (üzerinde- dokunma yok)
The plane is over the city. (Uçak şehrin üzerinde.)
TO (-e/a, -e doğru)
To Istanbul (İstanbul’a)
I am going to Istanbul. (Ben İstanbul**‘a** gidiyorum.)
UNDER (-in altında)
He is under the tree. (O, ağacın altında)
WITH (ile)
Come with me. (Benimle gel)
Go with him. (Onunla git)
WITHOUT (-siz, -sız)
Without you (sensiz)