Sit down! (Otur)
Leave it on my table! (Onu masamın üzerine bırak!)
Ayşe asked me, “Sit down here!” Ayşe asked me TO sit down there.
Şimdi izlediğimiz yolu görelim: a) Giriş cümlesinden sonra gelen virgül ve tırnağı kaldırırız. b) iki cümle arasına “TO” bağlacı getiririz. c) Cümlede varsa gereken değişiklikleri yaparız. (Örnekte olarak değişti.)
Don’t open the window! (Pencereyi açma!)
Don’t read quickly! (Çabuk okuma!) gibi.
Bu tip emir cümlelerini “Indirect” cümleye çevirirken “DON’T” kaldırılır, fiilin başına “NOT TO” getirilir. Buradaki “NOT TO” düz cümlelerindeki “THAT” soru cümlelerindeki “if-whether” bağlaçlarının görevini yapmaktadır.
Yılmaz told me, “Don’t take my book!” Yılmaz told me not to take his book.
Şimdi izlediğimiz yolu sırayla görelim:
a) Giriş cümlesinden sonra gelen virgül ve tırnağı kaldırınız. b) Ana cümlenin başındaki “DON’T” kelimesini kaldırınız. c) İki cümle arasına “NOT TO” bağlacı getiriniz. d) Cümlede varsa diğer değişiklikleri yaparız. (Örnekte my = his olarak değişti.)
Örnekleri çoğaltalım: The policeman told the driver, "" The policeman told the driver not to drive too fast.
İngilizcede emir cümleleri bir kişiye de söylense daha fazla kişiye de söylense aynı şekilde söylenir, değişiklik yapılmaz. Bütün şahıslar için aynıdır.
Önce olumlu emir cümlelerini görelim.
Open the door. Kapıyı aç / açın / açınız. Turn right. Sağa dön / dönün / dönünüz. Wait here. Burada bekle / bekleyin / bekleyiniz.
Görüldüğü gibi İngilizcede bir tek şekilde ifade edilen emirler, Türkçede üç ayrı şekilde ifade edilebilmektedir. Ancak bazı emirler özelliklerine ve anlamlarına göre, bir tek şekilde Türkçeye çevrilebilir. Örnekler: Shut up! Çeneni kapa! Get out! Defol!
Emirleri biraz daha kibar hale getirmek için cümlenin başına veya sonuna “please” eklenir.
Open the door, please. Please open the door. Lütfen kapıyı açın / açınız.
- Olumsuz emirlerde ise cümlenin başına “Don’t” getirilir. Ancak resmi emirlerde ve yazılarda kısaltılmamış şekli olan “Do not” getirilir.
Örnekler: Don’t run in the classroom. Sınıfta koşmayın. Don’t wait for me. Beni bekleme / beklemeyin. Do not enter. Girmeyin
- Bir emri vurgulamak için cümlenin başına vurgulu olarak söylenen “Do” getirilir.
Do have some fish. Biraz balık yiyin. Do change this lock. Bu kilidi değiştirin. Do shut up! Çeneni kapa!
- Emir cümleleri normalde karşımızda bulunan kişi veya kişilere söylenir. Ancak bunu özellikle belirtmek istersek cümlenin başına, vurgulu olarak “You” getirilebilir.
You stay here. Siz burada kalın. Cümlenin başına getirilen “You” kızgınlık da belirtebilir. You go out! Siz dışarı çıkın!
Olumsuz emirde “you” getirilirse “Don’t” tan sonra gelir ve vurgu “Don’t” un üzerinde olur. Don’t you worry. Sen üzülme. Don’t you slam the door! Kapıyı çarpma!
- Bir gruba hitap ederken somebody, nobody, everybody ve anybody kelimeleri kullanılarak emir verilir.
Everybody stand up! Herkes ayağa kalksın! Somebody open the door. Biri kapıyı açsın! Don’t anybody move! Kimse kımıldamasın! Nobody sit down! Kimse oturmasın!
Always ve never kelimeleri emir cümlelerinin başında yer alır. Never do things by halves. Hiçbir işi yarına bırakma.
Never put off till tomorrow what you can do today. Bugün yapabileceğin işi asla yarına bırakma.
Always get up early. Daima erken kalk.